7 Mart 2012 Çarşamba
Yüksek Tansiyondan Şikayeti Olanlar Pancar Suyunu Denedi mi?
Yüksek Tansiyondan Şikayeti Olanlar Pancar Suyunu Denedi mi?
Bir bardak içtikten birkaç saat sonra yüksek tansiyondan eser kalmıyor...
Nefroloji ve Hipertansiyon Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Türk, günlük bir bardak kırmızı pancar suyu içenlerde yüksek olan tansiyonun bir saat sonra düştüğünün belirlendiğini ifade etti. Yapılan bir araştırmada günde bir bardak kırmızı pancar suyunun 24 saat boyunca tansiyonu düzenlediğinin belirlendiğini aktaran Türk, "Araştırmada bir bardak kırmızı pancar suyunu içen gönüllülerin yüksek olan tansiyonunun bir saat sonra düştüğü tespit edilmiştir.
Kırmızı pan car suyunun kan basıncını düşürücü etkisinin 3-4 saat içinde zirveye çıktığı ve 24 saat boyunca devam ettiği gözlenmiştir. Hipertansiyon yaşam kalitesini olumsuz etkileyen felç, kalp krizi ve böbrek yetmezliğine yol açan ana nedenlerden biri olarak yaşamımızı tehdit etmektedir" dedi.
SOĞAN: Çiğ tüketildiğinde mideyi güçlendirir
Prof. Dr. İbrahim SARAÇOĞLU’ndan Bitkisel Kürler-VİDEO
“İnsana hizmet etmek, Allah’a ibadet etmek gibidir.” diyen Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu modern tıpta çaresi olmayan pek çok hastalığın herbirinin tedavisini ayrıntılı olarak anlattı.
http://video.google.com/googleplayer.swf?docid=4189568172016351302&hl=tr&fs=true
KISA KISA-2
KISA KISA-2
KABIZLIK İÇİN: Mürdüm eriği,incir,maydanoz,kereviz suyu,sinameke,mısır püskülü,
piren,kiraz sapı.
KANSIZLIK İÇİN: Kara üzüm,badem içi,keçi boynuzu,kuşburnu tozu
leblebi yoğurtta katılıyor.
ASTIM İÇİN KÜR: Üzerlik otu tohumu,1lt.suda kaynatıyoruz.
3dk. buharı buruna çekiliyor. 15 gün yapılıyor. 6 ay boyunca alerjik
hastalıklara karşı korunuluyor.
LAHANA KÜRÜ: Şeker hastaları,yüksek tansiyon,kolestrola karşı.Ayrıca
Zayıflamak için.
Bir tencerede kaynar suya beyaz lahana konuluyor. 7dk. kaynatılıyor.
Sabah ve akşamleyin yemekten önce 1 bardak içiliyor. Sabah içtikten sonra
buzdolabına konuluyor.Akşam yemekten 1 saat önce dışarı çıkarılıyor.
Ilık içiliyor.
SAÇIN PARLAMASI İÇİN: Elma sirkesi,papatya 10 dk. kaynatıp saça
sürülüyor. Streçle sar. Ilık suda haftada iki kere yıkanıyor.
KEPEĞE KARŞI: Elma sirkesi,zeytin,nane ve bal. Sivilce var ise limon suyu ekleniyor Streçle sar.Ilık suda haftada iki kere yıkanıyor.
ROMATİZMA VE KİREÇLENME İÇİN: Bal ve sirke karışımı haftada
bir dizlere sürülüyor.
MİGREN İÇİN: Biberiye çayını günde 3 defa, 1 ay boyunca kullanılacak.Ayrıca Aslan pençesi de(testere dişlisi olmıyacak,düz yapraklı olacak)kullanılabilir.
NOT: Bitkilerin raf ömrü 1 seneyi geçmiyecek.
SİNİR GERGİNLİĞİ İÇİN: Karabaş otu.
SİGARAYI BIRAKMAK İÇİN:Karabaş otunun sapları 5-6 cm boyunda ağıza alıp çiğnenecek.
TÜYLENMEYİ ÖNLEMEK İÇİN: Taze nane 4-5 gr. tüketin.Ayrıca testere dişli Aslan pençesi çayıda çok iyi gelir.Hormonlarıda dengeler.
SEDEF İÇİN:Kurutulmuş siyah üzüm kullanın.
AĞIZ KOKUSU İÇİN: Taze maydanoz çiğneyip yutun.
KAYNAK: Prof.Dr.İbrahim Adnan Saraçoğlu ve Ahmet Maranki'nin TV konuşmaları.
KISA KISA-1
ŞİFALI BİTKİLER-KISA KISA
Boy uzaması için: Palamut-Kefal-Torik-Uskumru
Mantar için: Turuncu civan perçemi ve Safa bitkisi(Portakal Nergizi)
Romatizma: Dişi ısırgan otu-Kiraz sapı.
İyi huylu prostat için: Brokoli.
Tiroid için: Dereotu en az 4-5 ay kullanılır.
Zayıflamak için: Öğünlerden önce 1 tutam dereotu yoğurtla
yenilirse iştah kesiliyor.
Diş eti iltihabı için: 3 tane nar, sıkılırak suyu içiliyor.
Yüksek tansiyon: Nar suyu günde 3 defa içilirse tansiyon düşüyor.
Böbrek taşı için: Soğan,sarımsak ve pırasa(zeytinyağlı,pirinç
katılmıyacak)
Ağızlardaki aft(ağız yaraları) için: At kuyruğu (Kırk kilit bitkisi)
Biberiye benzer. 5 dakika kaynatılıyor. 1 ay içiliyor.
Kalp çarpıntısı için: At kuyruğu (Kırk kilit bitkisi) 3 dakika kaynatılıp içiliyor.
Bağırsak ve karaciğer kanseri için: Sarı kantaron bitkisi,
Radyoterapiden 2 ay sonra kullanılacak.
Altını ıslatan çocuklar için: Kurutulmuş kiraz saplarını(25-30 tane) 5 dakika kaynatılıyor.Üzerine 3 damla limon suyu damlatılıyor.1 bardak içiliyor.
İshale karşı: 8-9 adet karanfil kırılıyor ve çiğnemeden suyla
günde 1 defa yutuluyor. Kantaron bitkiside iyi gelir.
Mide bulantısı için: 1 tatlı kaşığı kekik(Kekiği açıkta dışarıda bırakmayın)
Bağırsaklar için: Tok karına, adaçayı,nane,çörtük ve kantaron.
Saç kıran sivilceler ve yarıklar için: Sarımsak yağı kullanılıyor.Daha sonra adaçayı spreyi sıkılıyor.
3 saat içinde sivilceleri ve yara izlerini yok ediyor.
Yüz lekeleri ve sivilceler: Aslan pençesi,lavantayı kaynatıp
1,5 yemek kaşığı kullanınız.
Ayrıca maydonoz,limon kürü çok iyi geliyor.
Saç dökülmemesi için: Sarımsak yağı(Kastamonu-Taşköprü sarımsağı uygun)Kesinlikle koku yapmaz.Ayrıca çam yağı.
Unutkanlık için: Her akşam bir diş sarımsak yutun.
Egzama için: Badem yağı, vazelin,ada çayı.
Domates, egzaması olanlar için iyi değil.
Cinsel isteği(Afrodizyak)artırmak için: Çakşır otu.
Kulak ağrısı için: Çiğ soğan suyu 1 veya 2 damla damlatılıyor.
Balgam sökücü: Akşam yatmadan önce 1 tatlı kaşığı bal ve tereyağ karışımını yutuluyor.
Ülser,reflü ve mide yanmaları: Her sabah, çiğ beyaz lahananın ve patatesin suyunu sıkarak 1-1,5 bardak 20 gün içilecek.
Hepatit-B ve C: Acı ot(inola)90 çeşidi var. Günde 1 tane sallama çay gibi,1,5 gr sıcak suya konuluyor.3dk. bekletip üzerine şeker veya bal konuluyor.
Vücudun içinin temizlenmesi için: Havuç,ıspanak,maydonoz,kırmızı pancar,elma 7 gün kaynatıp içiyorsunuz. 7.gün 1 bardak limon,1 bardak zeytin yağını haşlayıp suyu içiliyor.
Kireçlenme,siyatik, bel ve boyun fıtığı: Susam yağı,avakado yağı,kantaron yağı,çörek otu ve biberiye yağı.Birer şişe kapakları ile dökülüp sürülüyor.Streç üzerine bezle sarılıyor.Streç terlemeyi sağlıyor.15 gün kullanılıyor.
Kireçlenme fazla ise Alabalık yağıda eklenir.Alabalık çok ağır kokar ve çok etkilidir.Fazla kullanılırsa kemikleri bile eritir.
KAYNAK: Prof.Dr.İbrahim Adnan Saraçoğlu ve Ahmet Maranki'nin TV konuşmaları.
CİNSEL İSTEKSİZLİĞE KARŞI ŞİFALI BİTKİLER
CİNSEL İSTEKSİZLİĞE KARŞI ŞİFALI BİTKİLER
* Tarçın: Hormonları çalıştırır ve cinsel gücü artırır. Bir bardak suya bir kahve kaşığı atılıp çay gibi içilebilir. Sütlü tatlıların üstünde kullanabilirsiniz.
* Ay çekirdeği: Cinsel arzuyu artırıyor ama sivilce ve kilolarda da artışa neden oluyor. Birinden birini seçeceksiniz!
* Yulaf ezmesi: Özellikle kadınlarda cinsel isteksizliği giderir. Hormonları düzenler ve vücut direncini artırır. Her sabah sütlü yulaf ezmesinin içine isterseniz ceviz, fındık, antepfıstığı koyabilirsiniz. Bu kuvvetli öğünle gününüzü daha kolay geçirebilirsiniz.
* Üzerlik tohumu: C insel gücü artırır, hamileliği kolaylaştırır. Ezilmiş tohum günde 1-2 gr. bala karıştırılarak yenir veya doğrudan suyla içilebilir.
* Kırmızı ve yeşil acı biber, karabiber: Hep tatlılar bu etkiyi yapacak değil ya, inanamayacaksınız ama acı da cinsel isteği kamçılar...
* Sarmısak: Tüm hormonları çalıştırır. Çiğ olarak yenmesi tavsiye edilir.
* Roka: Yeşil sebzeler içinde bu anlamda en değerlisi rokadır. Yalnız balık yanında değil, salatalarda da kullanmalısınız.
* Zencefil: Tüm vücudu uyarır, bedenen ve ruhen güç kazandırır. Kurabiye ve tatlılarda da kullanılabilir.
* Kekik ve nane: Özellikle kadınlarda bütün kadınlık hormonlarının düzenli çalışmasını sağlar ve vücudu güçlendirir.
* Hardal, kimyon, kişniş: Bütün hormonları çalıştırır ve sinirleri de kuvvetlendirir.
* Vanilya: Hem bedeni, hem de sinirleri güçlendirir, cinsel gücü artırır. Tatlı ve keklerde bol bol kullanılabilir.
* Isırgan tohumu: İşte ufak bir mucize. Bir kilo bal ile 100 gr. ısırgan tohumunu karıştırın ve her gün bir kaşık yiyin. Bomba gibi hissedeceksiniz.
* Arı sütü, bal ve polen karışımı: Bu karışım hem hücrelerinizi yeniler, hem de yaşınız ilerlese de cinsel gücünüzü yerinde tutar.
* Kereviz: Karaciğeri ve kanı temizleyen çok etkili bir bitki.
NOT-1: Kereviz tansiyonu yükseltir.
NOT-2: Bitkileri cam kavanozda kapalı olarak karanlık yerlerde
saklayın.
SAÇ DİPLERİNİZ ÇOMU KAŞINIYOR?
SAÇ DİPLERİNİZ ÇOKMU KAŞINIYOR?
SORU:Benim sorunum saç diplerimin çok kaşınması.
Üstelik hem kepek,yağ hem de dökülme sorunum var.
Bu durum beni çok rahatsız ediyor.Bana yardımcı olursanız sevinirim.
CEVAP:Saçlarınıza ısırgan otlu bir şampuan kullanmanızı tavsiye ediyoruz. Haftada 2 gün olmak üzere,8 hafta size tarif edeceğimiz losyonu kullanmanız gerekir.
5 gr. susam yağı.5 gr. menekşe yağı. 10 gr. defne gar yağı karışımını saçlarınıza sürünüz. Yarım saat beklettikten sonra yıkayınız.Saçlarınız düzelecektir.
ALİ YATKIN-GÜNEŞ GAZETESİ
E-MAİL: ali.yatkin@gunes.com
Sert Kabuklu Yemişler, Kalb Hastalığı Riskini Azaltıyor
(InteliHealth 09.12.2008)
MİGREN
MİGREN
Migren, nörolojik, gastrointestinal ve otonom değişikliklerin çeşitli şekillerde eşlik ettiği primer epizodik (bölüm) bir baş ağrısı bozukluğudur. Nörolojik muayeneler, görüntüleme ve laboratuvar incelemeleri genellikle normaldir ve bunlar daha korkutucu diğer klinik hastalıkların nedenlerinin dışlanmasında yarar sağlar.
A) Migren Atağının Tanımı: Migren atağı, baş ağrısından saatler veya günler öncesinde ortaya çıkan prodrom evresi, baş ağrısının hemen öncesinde oluşan aura evresi, baş ağrısı evresi, baş ağrısının düzelme evresi şeklinde dört bölüme ayrılabilir. Migren tanısı için zorunlu olarak bulunması gereken bir evre bulunmamaktadır.
1) Öncü Fenomenler (Prodrom) Evresi: Baş ağrısından önceki saatler veya günler içerisinde öncü fenomenler görülür. Hastalar çoğunlukla duygudurumlarında ya da davranışlarında aniden ortaya çıkan psikolojik, nöroloji, otonomik veya bünyesel özellikler gösteren tipik değişikliklerden yakınırlar.
2) Aura Evresi: Migren aurası, migren atağının öncesinde, atakla beraber veya ender olarak atak sonrasında görülen fokal nörolojik belirtilerin karışımıdır. Bu belirtiler genellikle 5 ile 20 dakika içinde gelişir ve çoğunlukla 60 dakikadan kısa sürer. Baş ağrısı sıklıkla auranın bitiminden sonraki 60 dakika içinde ortaya çıksa da bazı durumlarda birkaç saat gecikebilir ya da hiç ortaya çıkmaz.Hastaların büyük bir kısmı aura ile baş ağrısı arasındaki sürede kendilerini normal hissetmez. Korku, bedensel yakınmalar, duygudurum değişiklikleri, konuşma ve düşünce bozuklukları veya çevreden soyutlanma hissi görülebilir Oluşan görsel bozukluklar arasında görme alanında kör noktalar, basit ışık çakmaları, noktalanmalar ya da geometrik şekiller sayılabilir. Bunlar aynı zamanda görme alanı boyunca hareket edebildiği gibi görme alanında tireşimler veya dalgalanmalar da olabilir. Belirtilen görsel bozuklukluklar baş ağrısı ile birlikte görülür. Görme dışı bozukluklar arasında vücut kısımlarını algılamada ve kullanmada bozukluklar, konuşma ve dil bozuklukları, karmaşık rüya veya kabus hali görülebilir. İşitsel auralar nadiren tek başına görülür, daha çok görsel bir aurayı takiben ortaya çıkar.
3) Baş Ağrısı Evresi: Migrende tipik baş ağrısı tek taraflı, zonklayıcı, orta-ağır şiddette olup fiziksel aktivite ile şiddetlenir. Migren tanısı koymak için bunların hepsi birlikte gerekmez. Ağrı, başlangıcından itibaren iki taraflı olabilir ya da tek taraflı başladıktan sonra diğer tarafa yayılabilir. Ağrı gündüz veya gece her zaman ortaya çıkabilirBaş ağrısının şiddeti büyük farklılıklar gösterese de ortalama olarak 0 ila 10 arası şiddet değerlendirmesinde 7-8 arasındadır. Çoğunlukla hastalarca zonklayıcı şekilde görülür ancak bu, başka baş ağrısı tiplerinde de görülebilir. Fiziksel aktivite veya başın basit hareketleriyle bile şiddetlenir.Migren ağrısı her zaman başkaca özelliklerle birlikte bulunur. Anoreksi sıkça görünse de bazı yiyeceklere (örn: çikolata) istek hali de olabilir. Hastaların tamamına yakınında (%90 gibi) bulantı olur, buna karşılık bunların 1/3 ünde kusma meydana gelir. Yine hastaların çoğunda fotofobi (ışıktan korkma), fonofobi (sese karşı hassasiyet), osmofobi (kokulardan rahatsızlık) gibi, duyularda belirgin duyarlılaşma ortaya çıkar, hasta karanlık ve sessiz bir oda arar.
4) Düzelme Evresi: Ağrı giderek azalır ve kaybolur. Hasta kendini yorgun huzursuz ve kayıtsız hissedebilir, konsantrasyon azalması, kafa derisinde hassasiyet, duygudurum değişiklikleri görülebilir. Buna karşın, bazı hastalar ise kendini aşırı derecede iyi ve yenilenmiş hissedebilir; bazıları ise depresif ve hasta gibi hissedebilir.
B) Migren Sendromları:
1) Aurasız Migren (Basit Migren): Beyinde yaygın veya tek taraflı zonklayıcı baş rahatsızlığı ile karakterize, aralıklı bir sendromdur. Ağrı özellikleri; tek taraflılık, zonklayıcı nitelik, orta-ağır şiddet ve rutin fizik i aktivite ile artma sayılabilir. Ataklara bulantı, kusma, fotofobi (ışıktan rahatsız olma), fonofobi (gürültüden rahatsız olma) ve/veya iştahsızlık, baş ağrısına eşlik edebilir. Bütün bu belirtilere rağmen yine de migrenin diğer nedenleri dışlanmalıdır.Mİgren 3 günden daha uzun sürerse migren statusu terimi kullanılılr. Bazen hastayı sabaha karşı uyandırabilmekte ise de günün veya gecenin herhangi bir saatinde başlayabilir. Atakların sıklığı çeşitlilik gösterir; hayatta birkaç kez olabilirkenhaftada birkaç kez de olabilir. Ortalama bir migren hastası ayda bir veya iki kez baş ağrısı çekebilir. Beyin tümörleri, sinüzit ve glokom ve birçok organik hastalığın migreni taklit eden baş ağrılarına neden olabilir..
2) Auralı Migren (Klasik Migren): Tamamen düzelen bir veya daha fazla nörolojik belirti, auranın 4 dakikadan uzun sürede gelişmesi, auranın 60 dakikadan kısa sürmesi ve auranın ardından baş ağrısının başlamasına kadar geçen sürenin 60 dakikadan kısa sürmesi gibi sayılabilecek dört özellik görülebilir. Auralı migreni olan hastaların çoğunda aurasız migren atakları da görülebilir. Sıklıkla görme yarı alanı içinde geometrik biçimde olan renklerin, canlı görsel ışık dizileri şeklinde aura ile ortaya çıkmasıdır. Zonklayıcı baş ağrısı genellikle görsel bulguların karşı tarafındadır ve hastada bulantı, kusma, fotofobi, fonofobi ve iştahsızlık olabilir. Aura lı migren görme alanı bozuklukları ve hemisensoriyel kayıp gibi geçici nörolojik bozukluklarla birlikte olur. Aura tipik ve hep aynı özellikleri gösteriyorsa, arkasından gelen baş ağrısı migrenöz özellikleri göstermese de auralı migren tanısı konabilir. Migren aurası, küme baş ağrısı gibi diğer baş ağrılası tipleriyle birlikte de görülebilir.
C) Tedavi: Etkin migren tedavisi öncelikle doğru tanı konması, bunun hastaya açıklanması ve hastanın herhangi bir rastlantısal başka bir hastalığı olması durumunda buna ilişkili bir tedavi planı oluşturulması ile başlar. En rahatsız edici belirtilere en uygun müdahale şeklinin bulunması amaçlanır. Belirtiler de göz önünde bulunmalıdır çünkü tedaviden önce tanıdan mutlaka emin olunmalıdır. Belirli bir migren ilacı, migren taklidi olan bir hastada yararsız olacaktır, hatta tehlikeli de olabilir.
1) Akut Tedavi: Tedavi, atağa göre ve atağı yaşayan kişiye göre biçimlendirilmelidir. Önceki tedavi geçmişi öğrenilmeli ve başarılı/başarısız durumlar sorgulanmalıdır. Akut tedavi, baş ağrısı başladıktan sonra bunu geri çevirmeyi veya baş ağrısının ilerlemesini durdurmayı amaçlar. Seçilecek ilaç, baş ağrısı ataklarının şiddeti ve sıklığına, ilişkili belirtilerin durumuna, diğer hastalıklarının varlığına ve daha önceki tedavilere cevap şekline göre belirlenir. Aşırı ilaç kullanımı ve yan etkiler göz önünde bulundurulmalıdır.
2) Önleyici (Profilaktik) Tedavi: Baş ağrısı var olsun veya olmasın atak sıklığını, şiddetini ve süresini azaltmak için önleyici (profilaktik) tedaviler uygulanır. Atağın öncesinde verilebileceği gibi kısa veya uzun vadeli de verilebilir. Varlığı bilinen bir tetikleyici olduğunda veya baş ağrısının öncü bir belirtisinin varlığı durumlarında da verilebilir.
Tedavi Önceliklerinin Belirlenmesi: Tedavinin hedefi, baş ağrısının ve buna ilişkin diğer belirtilerin giderilmesi ya da önlenmesi ve hastanın mümkün olduğunca normal işlevlerine geri döndürülmesidir.
D) Migren Statusu: Baş ağrısı evresi (tedavi edilsin ya da edilmesin) 72 saatten uzun süren migren ataklarına migren statusu denir. Şiddetli ve sürekli baş ağrısı ve buna sıkça eşlik eden bulantı ve/veya kusma görülür. Migren statusu akut bir nörolojik bozuklukluğa ikincil olarak da ortaya çıkabililr. Tedaviye başlanmadan önce baş ağrısının ciddi organik nedenlerinin dışlanması gereklidir.Bütün baş ağrıları her yaşta önemlidir. Bu nedenle özellikle hayatında ilk kez baş ağrısı çeken hastalar, tedaviye cevap vermeyen kişiler, her zamankinden farklı bir ağrının geliştiği durumlarla karşılaşanlar, eşlik eden nörolojik belirtileri olanlar daima hekime başvurmalıdırlar.
Prof. Dr. Safiye Bilgin. Nöroloji Uzmanı
Migren için Şifalı Bitkiler
Anason:Kullanilan kismi, meyvalari ve yapraklaridir. Meyveleri tamamen olgunlastiktan sonra toplanir ve gölgede kurutulur. Hazmi kolaylastirir. Istahsizligi giderir. Mide ve barsak gazlarini söktürür. Idrar artirir. migren agrilarini keser. Astim, nefes darligi ve bronsitte görülen sikayetleri giderir.
Biberiye ( kuşdili otu):1-2 m yüksekliğinde, kışın yapraklarını dökmeyen bir bitki.Kuşdili olarak da bilinir.Yapraklar ve çiçeklerinden uçucu yağ, tanen, acı maddeler, organik asitler ve glikozit elde edilir. Mide ve barsak uyarıcısı, idrar söktürücü ve safra artırıcı etkisi vardır. Uçucu yağ, uyarıcı olarak haricen kullanılır. Ayrıca hazımsızlığı giderir. Çarpıntıları keser, migreni keser.İdrar ve adet söktürür.
Melissa:Yapraklar yatıştırıcı, midevi, gaz söktürücü, terletici ve antiseptik etkilere sahiptir. Huzursuzluk ve sıkıntıları giderir. Hafıza zayıflığına faydalıdır. Baş dönmesi ve kulak çınlaması gibi şikayetleri keser. Hazımsızlık, baş ağrısı ve migrende de faydalıdır. Daha çok çay halinde kullanılır.
BAŞ AĞRISI İÇİN:
Bir bardak sıcak suya,lavanta,papatya,nane,biberiye,kekik karıştırıp 5dk. sıcak suda bekletiyorsunuz. Günde 2-4 bardak,15 gün boyunca içilecek. 3 gün ara verilecek.Sonra tekrar 15 gün içilecek.
EGZAMA
ÖKSÜRÜK
Çoğunlukla, göğüs, boğaz veya karın boşluğunda meydana gelen bir rahatsızlığın belirtisi olarak ortaya çıkan öksürüktür.
3 grupta toplanır. - Kuru öksürük Nezle, boğaz iltihabı, bademcik iltihabı, fazla sigara içmek, sindirim bozuklukları, gastrit, ishal, kabızlık, bağırsak solucanları, kalp hastalıkları ve ses tellerinin hastalanmasından kaynaklanan öksürükler balgamsızdır, yani kuru öksürüktür. - Nöbet şeklinde gelen öksürükBu çeşit öksürük, boğmaca veya ciğer şişmesi; gırtlak veya hava borusunun tahriş olması, veya astımdan kaynaklanır. Bu çeşit öksürükte pek az balgam görülür. - Balgamlı öksürük Bu çeşit öksürük, sık sık tekrarlar. Hastada hırıltı vardır. Balgam çıkarır ve nefesini dışarı vermekte zorluk çeker. Balgamlı öksürük; Bronşit, astım, sinüs iltihabı, müzmin sinüzit, kalp hastalıkları veya tüberküloz'un bir işareti olabilir. öksürük, nasıl olursa olsun, ihmal edilmemesi ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır
ŞİFALI BİTKİLERLE TEDAVİ:
Andız otu kökü ezilip balla karıştırılarak yenirse öksürüğü dindirir, balgamı söker.
Ardıç taze meyvelerinin ezilmesi ile elde edilen şurup öksürüğe çok iyi gelir.
Böğürtlen yaprakları içeriği oluşmadan toplanıp gölgelikte demetler halinde kurutulur ve bundan yapılan şurup kanı temizler, öksürüğe, iyi gelir.
Ebegümeci göğsü yumuşatır. Öksürük kesici olduğundan bronşite ve nezleye iyi gelir. Bulantı ve kusmalara karşı da yararlıdır.
Gelincik çiçeklerinden yapılan şurup, ağrıları dindirici ilaç olarak kullanıldığı gibi öksürüğe ve öksürük gıcığına etkilidir.
Ihlamur çayı kronik öksürüğü keser. Ter ve balgam söktürücüdür.
Kenevir çayı balla tadlandırılıp içilirse, öksürük boğmaca ve ses kısılmasına iyi gelir.
Kırmızı yaban mersini yapraklarından yapılan şurup öksürüğe etkili olur.
Meşe ağacı kabuklarından yapılan çay kanlı öksürük ve kan kusmaya çok iyi gelir.
Meyan kökü şurubu öksürüğe iyi gelir.Yaban eriği ezilerek şekerle pişirilirse öksürüğü yok eder.
Gülhatmi, balgam söktürür. Vücuda rahatlık verir. Nezle ve öksürükten kaynaklanan şikayetleri giderir. Boğaz, bademcik ve diş eti iltihaplarında kullanılır. Barsak iltihaplarında etkilidir.
İncir, bağırsakları yumuşatır. Kabızlığı giderir. Bronşit, öksürük ve boğaz ağrılarında faydalıdır. Enerji verir.
http://www.medikalsozluk.com/-
cocuk/oksuruk.asp
http://www.ilahi-tr.org/alternatif-tip/671-sifali-bitkiler-oksuruk-icin.html
PAPATYA
Latince adı: Anthemis nobilis
İngilizce: Camomile
Almanca: Kamille
Özellikleri: Sinüzit ● antidepresan (regl dönemlerinde) ● saç rengini açma ● saç derisindeki kaşıntılara karşı ● sağlıklı diş etleri için
Papatya, sinüzit şikayeti olanlara mükemmel bir çözüm getirmektedir. Uygulaması çok kolaydır. Yıllardır sinüzit şikayeti olan bir çok insana papatya uygulamasını önerdiğimde, sonuç, öylesine başarılıydı ki, uygulayan her kişinin mutluluğu, benim bu probleme çözüm getirmiş olabilmenin sevincine sevinç katıyordu.
Sinüzite karşı kullanacağınız papatyayı, aktarlardan, eczanelerden veya marketlerden temin edebilirsiniz. Ancak, marketlerde poşet çay türünde satılan papatya çayları yeterli derecede etkili olmamaktadır. Bu nedenle aktarlarda açık olarak satılan kır papatyası hem çok daha ucuz hem de çok daha etkilidir. Kır papatyasının da kendi aralarında çok farklı türleri bulunmaktadır.
Pek çok bayan regl dönemlerinde depresiftir. Regl dönemleri boyunca hergün tok karna demleyip içecekleri bir bardak papatya çayı, depresif durumlarına büyük ölçüde yardımcı olacaktır. Papatya, adeta regliden dolayı sıkıntılı ve depresif dönem geçiren bayanlar için özel olarak yaratılmış bir bitki çeşididir.
Mide ülseri şikâyeti olanlar, papatyayı rahatlıkla bitkisel çay olarak içebilirler. Özellikle çiçeklerinin içerdiği alfa-bisabolol maddesi ülsere karşı (antiulcer) etkilidir. Bu etkin madde aynı zamanda mide yanmasına karşı da etkisini göstermektedir. Yapraklarında ve saplarında bulunan azulene maddesi de mide ülserine karşı etkilidir. Özellikle kır papatyasının yapraklarında ve saplarında bulunan apigenin maddesi, bayanların regl dönemlerindeki depresif durumlarına karşı etkili olan birkaç etkin maddeden biridir. Karaciğeri koruyan herniarin maddesi kır papatyasının tipik etkin maddelerinden biridir. Ayrıca, karaciğerin arındırılmasındaki rolü sinapic asitten kaynaklanmaktadır. Kır papatyasının zaman zaman bitkisel çayının içilmesi, karaciğer metabolizmasının sağlıklı çalışmasında ve karaciğerin arındırılmasında (hepato-detoxification) etkin rol oynamaktadır.
Papatyaları mevsiminde siz de toplayabilirsiniz. Çicekleri tam olarak açtıktan sonra en geç on gün içinde toplanmalıdır. Çok fazla beklemiş veya beyaz çiçek yaprakları kısmen dökülmüş olanları toplamayınız.
Bu güleryüzlü çiçekleri topladıktan sonra, tahta veya bir bezin üzerinde açık havada ve gölgede kurutmak gerekir. Kuruturken, naylon veya benzeri sentetik malzeme üzerine kesinlikle sermeyiniz. Kuruduktan sonra cam kavanozda ve ışık almayan kapalı dolapda koruma altına almak gerekir. Araç trafiğinin yoğun olduğu yol kenarlarında yetişenleri tercih etmeyiniz. Kurutacağınız papatyaları, belki tozludur diye kesinlikle yıkamayınız.
Sağlıklı diş etlerine sahip olmak mı istiyorsunuz? Bir su bardağı suda 5 dakika bir tutam (4-5 gram) kır papatyasını demleyiniz ve süzünüz. Ilıdıktan sonra diş fırçanızı daldırarak dişlerinizi fırçalayınız (diş macunu ile önceden fırçalamadan). Dişlerinizi fırçalarken ara ara fırçayla diş etlerinize fazla bastırmadan hafif hafif fırçalayınız. Demlediğiniz papatya çayı bir defalık kullanım içindir. Ayda iki-üç defa uygulamanız yeterli olacakdır.
Kür 1: Sinüzite karşı
Kür 2:
Regl dönemleri boyunca hergün tok karna, demleyip içecekleri bir bardak papatya çayı, depresif durumlarına büyük ölçüde yardımcı olacaktır. Eğer, regl döneminden üç gün önce başlanırsa çok daha etkili olacaktır. Bu kürü uygularken dikkat edilmesi gereken nokta, papatya çayının tok karna içilmesidir. Öğle veya akşam yemeğinden yarım saat sonra içmek en uygun zamanlamadır.
Not: Hekiminizin verdiği ilaçlar var ise mutlaka kullanınız. Buradaki uygulamayı bir destekleyici olarak kullanınız. Öncelikle bilmeniz gereken nokta, kullanacağınız bitkiye karşı alerjinizin olup olmadığıdır. Bu konuda hekiminizin görüşünü alınız. Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikayetiniz ne olursa olsun, bu kitaptaki bilgiler ile kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. Bu kitabın içindeki bilgilerin kesinlikle bir hastalığı teşhis amacı yoktur.
Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu.Bitkilerle gelen sağlık
Anadolu toprakları ve bitki örtüsü-1
Anadolu toprakları ve bitki örtüsü-2
NAR
NAR
Günün Kürü:
Nar mevsimindeyiz. Bu meyve, yüksek tansiyon hastalarının yardımcısıdır. Öğleden evvel ve sonra içilecek birer çay bardağı taze sıkılmış nar suyu, yüksek tansiyonun dengelenmesinde iyi bir destekleyicidir. Böbrek ve dişeti iltihaplarında da oldukça etkilidir. Günde iki ya da üç kez taze sıkılmış bir çay bardağı nar suyunu ağzınızın içinde bekleterek içiniz. Nar suyunun tek veya birkaç içimde değil, yudum yudum, küçük ölçeklerde tüketilmesi çok önemlidir.Narın barındırdığı antiseptik, antibakteriyel ve de antiinflamatuvar maddeler buruk ve kekremsi tadı oluşturan tanelerin bağlı olduğu, o yüzlerce kırmızı boncuğu birbirine bağlayan etli kısımlarda bulunmaktadır. Dolayısıyla narı tanelerini dış kabuktan ayırarak tüketmek doğru olmayacaktır. En uygun kullanım şekli narı, limon ya da portakal gibi sıkıp içmektir. Sıkma esnasında etli kabuğunda bulunan zengin antiseptik, antibakteriyel ve antihipertansif (tansiyon düşürücü) etkin maddeler suyuna geçer.
Dikkat: Nar tanelerini çekirdeğiyle tüketmenin kabızlığa neden olabileceğini ve bağırsak hareketlerini kısıtlayabileceğini unutmayınız. Eğer düşük tansiyon şikâyetiniz varsa nar suyundan uzak durunuz. Nar suyu, kan basıncını düşürür. Düşük tansiyonu olanlar taze sıkılmış nar suyunu içtikten yarım saat sonra kendilerini yorgun hissetmeye başlayabilirler.
SORU - CEVAP
Soru: Oğulotunun depresyona iyi geldiğini duymuştum, acaba nasıl kullanmak gerekir?
Cevap: Oğulotunun diğer adı da melissadır. Oğulotu sakinleştirici özelliğe sahiptir. Kronik idrar yolları rahatsızlığını sık sık yaşayanların önleyici olarak kullanabileceği bir bitkidir. Depresyona karşı etkisi yok denecek kadar azdır. Sağlığınız daim olsun.
Soru: Hocam merhaba nasılsınız? Sizi dikkatle takip etmeye çalışıyorum. Size birşey sormak istiyorum. Boy uzatma kürünüz kitabınızda var mı? Şimdiden teşekkür ederim.
Cevap: Boy uzatma kürü kitaplarımda yoktur. Bu kürü sipariş vermek gerekiyor.
Soru: Göğsümdeki kitlenin fibrokistik olduğu söylendi. Brokoli kürünüzü kullanan bir arkadaşım tavsiye etti. Ben de uygulamaya karar verdim. Kitlenin çapında ilk 21 gün sonunda biraz küçülme oldu. Bu küre daha devam etmeli miyim?
Cevap: Fibrokistlere karşı önermiş olduğum brokoli kürü 2 kez 21 gün boyunca uygulanmalıdır. Her 21 günde bir 7 gün ara vermeniz gerekir. İkinci 21 gün tamamlandıktan sonra duruma göre dönem dönem 21 günlük kür uygulanır. Sağlığınız daim olsun.
Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu.Bitkilerle gelen sağlık
Beyaz lahana 1 numara
Yorgunluğa karşı karanfil
Yorgunluğa karşı karanfil
Değerli okuyucu, karanfil Osmanlı mutfağının vazgeçilmez bir baharatıdır. Kuvvet macunlarında, aşurede karanfilden vazgeçilmez. Çiçekçilerin satışa sundukları ve halk arasında bilinen karanfil çiçeği ile hiçbir alakası yoktur. Anavatanı Endonezya ve İspanya olarak bilinir. Hindistan ve Sri Lanka’da bol miktarda yetiştirilir ve bu mutfakların vazgeçilmez baharatıdır. Avrupalılar karanfili turşu ve tatlılarında çeşni vermesi amacıyla kullanırlar.
Diş ağrısına karşı etkili
Karanfil ağacının tomurcuklarından elde edilen bu baharat, odunumsu ve koyu kahve-siyah renklidir. Yaklaşık iki-üç santimetre boya eriştiklerinde hasat edilirler. Anadolu’da halen çürük dişlerde ağrı kesici olarak kullanılmaktadır. Çürük dişin oyuğuna, ezilmiş kuru karanfilin bir parçası yerleştirilir veya da yağından bir damla damlatılır. Ağrı kesici gücünü içerdiği gallik asitten alır. Genel bir kural olmasa da lokantalarda içki kokusunu almak için masanıza bir çanakta karanfil sunulur.
İshale karşı
Onu ilk araştırmaya başladığım yıllar doksanlı yılların başlarıydı. Kuru karanfilde beni ilk şaşırtan, içeriğinde alpha-kadinol, alpha-kubeben ve maslinik asit etkin maddelerinin aynı anda bulunmasıydı. Bu üç ana etkin maddeyi başka hiçbir bitkinin çiçeğinde aynı anda bulamazsınız. Bu özellik karanfile özgüdür. Onun bu ayrıcalığı ishale karşı bu üçlünün bir arada bulunmasında saklıdır. Eğer ishal olduysanız hiç çekinmeden karanfil kürünü birkaç gün uygulayabilirsiniz. İshale bağlı karın sancılarını, bağırsak hareketliliğini kısa zamanda nasıl ortadan kaldırdığını hayretle gözleyebilirsiniz.
Direnci artırır
Karanfilin alternatifi yoktur. Onun sahip olduğu bazı özellikleri ve kimyası başka hiçbir bitkiyle veya baharatla mukayese edilemez. Kendinizi yorgun mu hissediyorsunuz? Zihin yorgunluğunuz da mı mevcut? Başınızda veya üzerinizde bir ağırlık mı hissediyorsunuz? Veya gergin misiniz? Bir bardak su kaynatın ve hemen sıcakken üzerine dokuz-on adet karanfil tanelerinden ilave ediniz. Beş-altı dakika bekledikten sonra karanfilleri içerisinden çıkarmadan yudum yudum içiniz. En geç on dakika sonra yorgunluğunuzun gittiğini, vücut direncinizin arttığını gözlemleyebilirsiniz. Çok daha önemlisi, günün yorgunluğuna bağlı zihin yorgunluğunuzun ortadan kalktığını daha dinamik düşünsel güce sahip olduğunuzu hayretle hissedebileceksiniz. Üzerinizdeki gerginliğin de yavaş yavaş ortadan kalktığını göreceksiniz. Karanfilin bu konudaki etkilerini daha da artırmak istiyorsanız, kendinize bir çay demleyip içerisine 10-12 adet karanfil atınız, birkaç dakika bekledikten sonra çayınızı yudumlayarak keyfini çıkartınız. İçtikten 5-10 dakika sonra zihin yorgunluğunuzun kaybolduğunu ve daha zinde olduğunuzu hayretle gözlemleyebilirsiniz. Bu amaçla uygulayacağınız karanfilli çayı haftada 3-4 defadan fazla uygulamayınız ve alışkanlık haline getirmeyiniz.
GÜNÜN KÜRÜ
İshale karşıSabah kahvaltısından bir saat sonra yedi-sekiz adet karanfil çiğnenmeden oda sıcaklığındaki bir- iki yudum suyla yutulur. Aynı gün akşam yemeğinden iki saat önce yedi-sekiz adet karanfil, oda sıcaklığındaki bir-iki yudum suyla çiğnemeden yutulur. Bu küre en fazla yedi gün devam edilir. Kullanılacak karanfilleri yutmadan önce ortadan ikiye bölüp suyla yutmak daha etkilidir. Havanda ezerek daha etkili olur düşüncesine kapılmayınız. Havanda ezildikten sonra alınması yanlıştır. Etkisi azalır.
Zihin yorgunluğuna karşı birebirTaze demlenmiş bir bardak sıcak çayın içerisine 10-12 adet kuru karanfil ilave edilir. Üç-dört dakika bekledikten sonra yudum yudum içilir. Şeker ilave edilmeden içilmesi en etkili şeklidir. Çayınızı yudumlarken ağzınıza gelen karanfil tanelerini dişlerinizin arasında hafif ezerek eminiz. İkinci bardak çay içecekseniz, içerisinde kalan karanfilleri kullanınız, yeniden karanfil ilave etmeyiniz. Karanfilli çay içimini günde iki, haftada dört kereden fazla uygulamayınız. Alışkanlık haline getirmeyiniz. Vücut direncinizin azaldığı, zihin yorgunluğu ve strese bağlı yorgunluk hallerinde uygulayınız.
DİKKAT:
KARANFİL KÜRÜ UYGULANIRKEN:İshal şikayetlerinde karanfil, çay olarak içilmemelidir. Birkaç yudum oda sıcaklığındaki su ile alınmalıdır. Trombozit (platelet) düşüklüğü sorunu yaşayan hastaların karanfil kürünü uygulamamaları gerekir. Özellikle bazı ilaçlar, yan tesir olarak trombozit düşüklüğüne neden olabilmektedir. Bu türden ilaçları kullanan hastaların karanfilden uzak durmaları gerekir. Kullanacağınız karanfillerin raf ömrünün bir yıldan daha fazla olmamasına özen gösteriniz. Bir yıldan fazla beklemiş karanfilleri kullanmayınız. Kuru karanfili iki parmağınızın arasında ezmeye çalıştığınızda, eğer kolayca kırılıp ufalanıyor ise, kullanmayınız. Raf ömrünü çoktan doldurmuş demektir.
Kanser hastalarına yardımcıKemoterapi veya radyoterapiye bağlı gelişen ishaliniz var ise, birkaç günlük karanfil kürü mükemmel bir yardımcıdır.
Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu.Bitkilerle gelen sağlık
KİRAZ SAPI
KİRAZ SAPI
Değerli okuyucu, doğa kesinlikle çöp üretmez. Canlı yaşamda atık yoktur. Ne tür bir canlı (insan, hayvan, bitki, bakteri) olursa olsun, herbirinin atığı bir başka canlının gereksinimidir. Bu gereksinim doğanın dengesini kurar. Bir başka deyişle doğadaki her canlı bir başka canlıya muhtaçtır. Hiçbir canlı yoktur ki, bir başka canlıya ihtiyaç duymadan yaşamını sürdürebilsin. Geçmişte çöp deyip çöp tenekesine attığımız çok sayıda atık, çöp olmaktan çıkmış bir ihtiyaç haline gelmiştir. Kaldı ki, ne patatesin kabukları, ne enginarın yaprakları, ne kerevizin sapları veya yaprakları ne de şu sıralar milyarlarcası tekrar toprağa düşen çeşit çeşit yaprak bir çöp değildir. Eğer onlardan faydalanamıyorsak, hakkında ilim sahibi olmadığımızdandır. Yani araştırılmamış olmasıdır. Doğa insanoğlu için sınırsız bir araştırma kaynağıdır. Sizlere bugün, bir zamanlar çöp (atık) bilip, çöp tenekesine attığımız kiraz sapını örnek vermek istiyorum. Kurutulmuş kiraz sapı ve armutun bir türünün sapları, yaklaşık onbeş yıldan beri geriye dönerek tekrar tekrar ele alıp üzerinde çalıştığım bitki kısımlarıdır. Kolay kolay da bu çalışmalarımın sonlanacağını düşünemiyorum. Çünkü, kurutulmuş kiraz sapının kendine özgü basit bir kimyasal yapısı ve mükemmel bir biyokimyası var. Karmaşık olmayan, düzenli ve belirgin bir selülozik yapıya sahip. İçerdiği etkin maddelerin azlığı ve bağımsızlığı onu tedavi amaçlı kullandığımız takdirde çok güçlü kılmakta. Bu özelliği bugüne kadar incelediğim ve araştırdığım hiçbir bitkide görmedim. Kiraz sapı ayaklarda oluşan ödemlere karşı ideal bir yardım-cıdır. Kiraz sapını kaynatıp içmek hem dolaşımı kolaylaştırmakta, hem toksin atmakta hem de vücutta oluşan şişliği (özellikle yüz kısmında) yok etmektedir.
KADINLAR İÇİN:
Âdet dönemlerinde pek çok kadın vücudunda oluşan şişmelerden (özellikle yüz bölgelerinde) şikâyetçidirler. Estetik açıdan can sıkıcı olan bu durumdan kurtulmanın en kolay yolu kurutulmuş kiraz sapıdır. Kurutulmuş kiraz sapı kürü, âdet dönemlerinde gelişen vücut ödemlerine karşı etkili bir kürdür. Adet dönemlerinde ödem şikâyeti yaşayan kadınlar için özellikle önermekteyim.
ERKEKLER İÇİN:
Rezidü, idrar kesesindeki idrarın bir seferde tamamen boşaltılamaması demektir. Yani, idrar yaptıktan sonra idrar kesesinde bir miktar daha idrarın kalması anlamına gelir ki, kısa bir süre sonra tekrar tuvalete gitme ihtiyacı hissedilir. Orta yaşın üzerindeki erkeklerde görülen rezidü şikâyetlerinin ortadan kaldırılmasında iyi bir yardımcıdır. Sağlığınız daim olsun.
GÜNÜN KÜRÜ:
Regl dönemine bağlı ödeme karşı
Kaynamakta olan bir litre suya yaklaşık bir avuç kiraz sapını atınız. Beş dakika ağzı kapalı olarak hafif ateşte kaynatınız. Soğuduktan sonra süzünüz ve bir şişeye doldurarak buzdolabında koruyunuz. Aç veya tok, regl süresince her gün bir su bardağı içiniz. Hazırlanan kiraz sapı suyu buzdolabında üç gün bekleyebilir. Üç günden sonra artan miktarı kullanmayınız. Gerekiyorsa yeniden her üç günde bir taze olarak hazırlayınız. Satın aldığınız kiraz sapları tozlu olabilir, soğuk suda yıkayabilirsiniz. Kesinlikle sıcak suda yıkamayınız.
Toksin atıcı ve dolaşım bozukluğuna karşı
Kaynamakta olan bir litre suya yaklaşık bir avuç kiraz sapını atınız. Yedi dakika ağzı kapalı olarak hafif ateşte kaynatınız. Kaynama süresi tamamlandıktan sonra, soğumasını beklemeden süzünüz ve bir şişeye doldurarak buzdolabında koruyunuz. Yemeklerden yarım saat önce veya yemeklerden iki saat sonra günde sadece bir su bardağı içilir. Bir hafta uygulandıktan sonra üç gün ara verilir ve tekrar bir hafta uygulanır ve sonra kür sonlandırılır. Hazırlanan kiraz sapı suyu buzdolabında üç gün bekleyebilir. Üç günden sonra artan miktarı kullanmayınız. Gerekiyorsa yeniden her üç günde bir taze olarak hazırlayınız. Satın aldığınız kiraz sapları tozlu ise, soğuk suda yıkayabilirsiniz. Kesinlikle sıcak suda yıkamayınız.
ROMATOİD ARTRİT DURUMUNDA:Romatizma şikâyetlerine karşı kurutulmuş kiraz sapı ile dişi ısırganın beraberce hazırlanan kürü, mükemmel bir yardımcı tedavi imkânı sunuyor. Bu kürü uygulayan çok sayıdaki romatizma hastası kürün gücünü de çok iyi bilmektedir. Siz değerli okuyucularıma, ısırgan konusunu bu köşede işlerken kurutulmuş kiraz sapı-dişi ısırgan kürünün hazırlama ve uygulama şeklini yazacağım.
Dikkat: Buradaki bilgilerin herhangi bir hastalığı teşhis amacı kesinlikle yoktur. Bir rahatsızlığınız var ise, mutlaka bir hekime danışınız.
Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu. Bitkilerle gelen sağlık
DOĞAL CİLT MASKESİ
Elma ve kayısı birlikteliğiNe elmanın ne de portakalın kabukları çöpe atılmayı hak ediyor. Portakalın kabuklarından reçel yapabilirsiniz. Hiçbir şey yapamazsanız, bu kış meyvesinin kabuklarını çöpe atmadan önce, evinizdeki ocağın veya sobanızın veya da sıcak kalorifer radyatörünün üzerine koyarsanız, tüm evinizi kaplayan hoş kokuyu hissedebilirsiniz. Yıllar önce elma üzerinde araştırmalarıma başlamıştım. Elma kabuklarındaki cilde parlaklık ve tazelik kazandıracak etkin maddelerinden nasıl faydalanabilirdik? Elma kabuklarını bu amaçla tek başına kullanmak yeterli değildi. İçerdiği bu faydalı etkin maddelerin cildimize uygulandığında etkili olabilmeleri için, ikinci bir promotora ihtiyaç vardı. Yaptığım çalışma sonucunda, en uygun promotorun kayısı olduğunu buldum.