16 Ocak 2014 Perşembe

Taşikardi



Taşikardi, kalp atışlarınız normalin üzerinde veya kalp çarpıntısı şikayetleriniz var ise, taze sıkılmış portakal suyu tüketiminden uzak durunuz veya günde bir portakaldan fazlasını yemeyiniz. Özellikle taze sıkılmış portakal suyu taşikardiye yatkınlığı olanlarda taşikardiyi tetiklemekte ve kalp atışlarını hızlandırabilmektedir.


https://www.facebook.com/ibrahimadnansaracoglu





Türkiye şifalı bitkiler Cenneti






Türkiye şifalı bitkiler Cenneti



Türkiye bitki çeşitliliği bakımından dünyanın en zengin ülkesi durumunda bulunuyor. Ülkemizde şu anda 9 binin üzerinde bitki türü bulunmakta ve bu bitki zenginliğine her gün 5 yeni bitki eklenmekte 4000-5000 yıllık bir geçmişe dayanan şifalı bitkilerle tedavi uygulamalarının çağımızda artık geleneksellikten bilimsellik aşamasına ulaşmış olduğu gerçeği göz ardı edilemez. Günümüzde ilaç endüstrisinin geliştirmiş olduğu ilaçların hemen hemen dörtte birinin, temel veya tamamlayıcı etkin maddelerinin bitkisel kaynaklı oluşu, konunun artık bilimsel düzeyde ele alındığının başlıca kanıtlarından yalnızca biridir. Tedavi amacıyla bitkisel ürünlerden yararlanma eğiliminin giderek yaygınlaşmasındaki başlıca etkenin, sentetik kaynaklı etkin maddelerin bazılarında saptanan yan etkiler olduğu bilinmektedir. İşte bu durumda, binlerce yıldır kullanılan şifalı bitkilerin çok iyi tanınmasından ve ayrıca, niteliklerinin günümüzde bilimsel araştırmalarla da saptanmış olmasından ötürü, kullanım alanları ve oranları hızla artmaktadır. Nurettin MUTLU- İstanbul “Alternatif tıp” tabiri son yıllarda sık duyduğumuz bir tabir. Bilimsel tıp tekniklerinden netice alamayan veya ilaç tedavisine yardımcı bitkisel unsurları da eklemek isteyenler bu tabire yabancı değiller. Ancak, günümüzde gittikçe bir sektör haline dönüşen aktarlık hakkında halkımızın yeteri kadar bilgi sahibi olduğunu söylemek de hayli güç. Durum böyle olunca Türkiye’de aktarlık ve şifalı bitkilerin artık vazgeçilmez bir saha olduğunu ve hızla geliştiğini düşünerek, bu konuyu sizler için araştırdık ve yetkililerden bilgi aldık. İlaç tedavilerine alternatif çözüm Diplomalı aktar olarak Bayrampaşa’da hizmet veren Yunus Ersin, ilaç tedavilerine alternatif olarak son yıllarda şifalı bitkilere olan rağbetin arttığını belirterek halkımızın bu doğal şifa kaynaklarını keşfetmeye başladığını kaydetti. İstanbul Bayrampaşa’da “Bizim Aktar” ünvanı ile uzun yıllar halkımıza hizmet veren Yunus Ersin, şifalı bitkilerin tarihçesi, türleri, muhafazası, kurutulması ve bileşimleri hakkında Yeni Mesaj’ın sorularını yanıtladı. Halen TABDER (Tüm Aktarlar Baharatçılar Tıbbi Aromatik Bitkiler Derneği) kurucu üyesi ve yöneticilerinden biri olarak faaliyetlerini sürdüren Ersin, özel radyo ve televizyonlarda da halkımızı bilinçlendirmeye devam ediyor. Anadolu insanının çok eski çağlardan beri bitkileri tedavi maksadıyla kullandıklarını belirten Yunus Ersin, Hakkâri’nin güneyindeki Şanidar Mağarası’nda yapılan kazılarda, bu tedavi türünün geçmişinin 4000–5000 yıl öncesine kadar uzandığının belirlendiğini ifade etti. Şifalı bitkilerin, sentetik ilaçlara göre hem daha ucuz hem de binlerce yıldır kullanıldıkları için tüm yan etkilerinin bilindiğini anlatan Ersin şöyle konuştu: “Sentetik ilaçların yan etkileri kullanıma sunulduktan sonra zamanla ortaya çıkmakta ve vücuda onarılması olanaksız bir takım zararlar vermektedir. Şifalı bitkilerin birden fazla iyileştirici özelliğine karşın, sentetik unsurların sadece bir tek iyileştirici yanı vardır. Yan etkilerinin önlenebilmesi için de antibiyotikler gibi, başka ilaçlara ihtiyaç duyuluyor”. Bitkilerin şifalı kısımları nasıl toplanıyor? Hastalıklara karşı tıbbi bitkilerin nasıl kullanıldığı sorusuna Yunus Ersin şöyle cevap verdi: “Hastalıklara karşı bitkilerin yaprakları, çiçekleri, meyveleri, tohumları, kökleri ve kabukları kullanılıyor. Toplanan bitkiler, nadiren taze halde kullanılırlar. Bozulmayı önlemek, uzun süre muhafaza etmek ve devamlı kullanabilmek için kurutulmaları gerekir. Bitkilerin toplanması toplanacak kısma göre çeşitlilik gösterir: 1–Yapraklar: Bitki çiçek açmaya başladığı zaman. 2–Çiçekler: Tomurcuk halinde veya tamamen açmadan hemen önce. 3–Kökler veya toprak altı kısımları (yumru ve rizomlar): Bitkinin toprak üstü kısmı kuruduktan sonra. 4–Kabuklar: Bitki yapraklarını döktükten sonra. 5–Meyve ve tohumlar: Özel kayıtlar yoksa olgunlaştıktan sonra. Şifalı bitkilerin bileşimi Tıbbî amaçla kullanılan bitkilerin yapılarında glikozitler, organik asitler, tanenler, alkaloitler, vitaminler, reçineli bileşikler, antibiyotikler, sabit ve uçucu yağlar bulunur. Bunları ise şu şekilde sıralamak mümkündür: Glikozitler: Şeker ve şeker olmayan kısımdan oluşurlar. Glikozitlerin birçoğunun tedavi etkisi bulunmamaktadır; ancak bazılarının, yüksük otu yaprağındaki kalp kuvvetlendirici digitalin gibi, tedavide önemli etkisi vardır. Organik Asitler: Organik bileşiklerdir. Ekşi lezzetli, sıvı veya katı maddelerdir. Önemli tedavi etkileri yoktur. Tanenler: Kabuk kısmında bulunurlar. Deri sanayinde ve tedavide kullanılırlar. Antiseptik ve kabızlık verici etkilere sahiptirler. Alkaloitler: Küçük dozlarda kuvvetli etki gösteren bileşiklerdir. Tedavide kullanılan önemli alkaloitlerden bazıları: Morfin, kodein, kafein, atropin vs.dir. Vitaminler: Genellikle insan vücudunda yapılmayan ama insanın yaşaması için gerekli bileşiklerdir. Suda çözünenler (B grubu vitaminleri) ve yağda çözünenler (A,D,E,K) olmak üzere ikiye ayrılırlar. Noksanlığı büyük sağlık sorunlarına neden olur. Reçineli Bileşikler: Karmaşık kimyasal yapıya sahip katı veya sıvı maddelerdir. Suda çözünmezler; ancak organik çözücülerle çözülürler. Çam terebentin örnek olarak verilebilir. Antibiyotikler: Canlılar tarafından meydana getirilen ve çok seyreltik çözeltilerde bile bazı mikroorganizmaların üremelerini durduran veya onları öldüren bileşiklerdir. Sabit Yağlar: Sıvı veya katı halde olup suda çözünmezler; ancak organik çözücülerle çözülürler. Meyve ve tohumlarda bulunurlar. Uçucu Yağlar: Kuvvetli kokulu ve uçucu maddelerdir. Suda çözünmezler; ancak organik çözücülerle çözülürler. Çiçek ve meyvelerde bulunurlar. Aktariye terminolojisinde, önce bitkinin kullanılan kısmı (kök, çiçek, kabuk vs) ardından da bitkinin adı gelir. Örneğin; Cortex Cinnaomi, Tarçın kabuğu veya Flos Tiliae, Ihlamur çiçeği gibi...”.